Güzel Bahçeleriyle:Güzelyurt
Güzelyurt, ismini hak ettiği güzelliğiyle öne çıkarır. Bereketli topraklarıyla kaplı olan bu bölge, adanın narenciye üretim merkezi olarak bilinir.
Güzelyurt, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) bulunan bir şehirdir. Kıbrıs adasının kuzeybatısında konumlanan Güzelyurt, turunçgil bahçeleriyle çevrili, adını aldığı gibi güzel bir yerdir. Verimli topraklarıyla ünlü olan Güzelyurt'ta portakal, greyfurt, karpuz, kavun ve çeşitli sebzeler yetiştirilir. Bu turunçgillerin çoğu ihraç edilirken, bir kısmı da meyve suyu olarak iç piyasada tüketilir ve ihraç edilir. Lefkoşa'nın 74 kilometre uzağında, adanın kuzeybatısında bulunan Lefke de Güzelyurt gibi turunçgilleriyle ünlüdür.
Tarihi yerler arasında Soli, Soli Bazilikası, Soli Tiyatrosu ve Mamas Manastırı önemlidir.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi KKTC Kampüsü, Güzelyurt sınırları içinde Kalkanlı kasabasında yer alır.
St. Mamas Kilisesi, antik ikon sergisiyle tanınır.
Güzelyurt Doğa ve Arkeoloji Müzesi, ada hayvanlarının doldurulmuş örnekleri ve M.Ö. 7000 yılına kadar uzanan bir tarihten kalma arkeolojik buluntuları sergiler.
Soli harabelerindeki bazilika (Soli Ören Yeri), Kuzey Kıbrıs'ın en iyi korunmuş mozaik ve mermer zeminine sahiptir. Ayrıca burada restore edilmiş bir tiyatro ve bir pazarla Afrodit'e adanmış bir tapınağın kalıntıları bulunmaktadır.
Vuni Ören Yeri ve Sarayı, adadaki tek Pers sarayıdır. Sarayın kalıntıları denize yukarıdan bakan göz alıcı bir tepenin üzerindedir.
TARİHİ YERLER
Güzelyurt Arkeoloji ve Doğa Müzesi; KKTC'deki ilk Arkeoloji müzesi olan Güzelyurt Arkeoloji ve Doğa Müzesi, 1974 Barış Harekatı'ndan önce Metropolit olarak kullanılan bir binada bulunmaktadır. 1974 yılında Eski Eserler ve Müzeler Dairesi'ne tahsis edilen bu binada gerekli tadilat ve düzenlemeler yapılarak 1979 yılında müze olarak ziyarete açılmıştır. Müze, arkeoloji ve doğa olmak üzere iki bölümden oluşur. Doğa bölümünde Kıbrıs'ta bulunan yerli ve göçmen kuş çeşitleri, böcekler, yılanlar, Akdeniz'de yaşayan balık türleri ve Kıbrıs'ın jeolojik yapısında bulunan taş çeşitleri sergilenmektedir. Üst katta yer alan arkeoloji bölümünde ise Kıbrıs'ın çeşitli yerlerinde bulunmuş eski eserler kronolojik bir düzen içinde (Neolitik Çağ'dan Orta Çağ'a kadar) sergilenmektedir. Tumba Tu Skuru buluntuları ve Artemis Heykeli müzenin en önemli eserlerindendir. Artemis Heykeli, 68 cm boyunda olup Efes'te bulunan Artemis Heykelleri ile benzerlik gösterir. Çok memeli oluşu bolluk ve bereketi simgeler. Bu heykel, iki adet geyik heykelciği ile birlikte 1980 yılında Salamis'te tesadüfi olarak bir turist tarafından denizden çıkartılmıştır ve M.S. 2. yüzyıla tarihlenmektedir.
St. Mamas Kilisesi; Orijinal olarak Bizans dönemine ait olan kilise, muhtelif dönemlerde yenilenmiş ve Orta Çağ'da Gotik tarzda önemli bir yapı haline gelmiştir. Kilise, 1725 yılında, Osmanlı döneminde tamamen yeniden inşa edilmiş ve bu dönemde büyük bir merkezi kubbe eklenmiştir. Gotik binadan bazı mimari detaylar korunmuştur, bunlar arasında kuzey ve güneydeki giriş kısımları, sahanın sütunları, batı penceresindeki iki mermer sütun ve azizin tahtının bulunduğu kısım yer alır. Bunlar 15. yüzyıldan ve flamboyant stilde yapılmıştır. İkonostasis, iki dönem ve tarzın karışımıdır. İkonostasis'te bulunan Gotik başlıklı dört mermer sütun ve mermer paneller 1500 yılına tarihlenmektedir. Bu paneller, Venediklilerin adada bulunan en güzel küçük sanat eserlerinden biridir. İkonostasis'in ahşap işçiliği, koyu mavi ve altın renkli boyası ile 16. yüzyılın muhteşem bir örneğidir. Kilisedeki mermer lahdi, bir kemer altında ve duvar içerisinde yer alır ve dışarıdan görülebilir. Batı kapısının üzerindeki yazılarda, Fransız konsolosu M. Porey'in 1738 yılında ve Moskova'dan birinin 1753 yılında yaptığı zararlar anlatılmaktadır. Manastır binası 1779 yılında inşa edilmiş olup bazı sütunlar ve başlıklar eski kiliseden alınmıştır. Aziz Mamas, Kıbrıs'ın en tanınmış azizlerinden biridir ve ikonlarda arslanın sırtında kuzuyla tasvir edilir. Yerel efsaneye göre, St. Mamas, Güzelyurt yakınlarındaki bir mağarada yaşayan fakir bir adamdı ve dönemin Bizans dükünün vergi talebine karşı gelerek tutuklandı. Ancak tutuklandığı sırada karşılarına çıkan bir aslanı sakinleştirdi ve kuzuyu kollarına alarak dükün huzuruna çıktı. Bu olay sonucunda dük, St. Mamas'ı ömür boyu vergiden muaf tuttu.
Tumba Tu Skuru; Güzelyurt-Girne istikametinde uzanan ancak yolun batısında ve Güzelyurt'un birkaç mil kuzeyinde yer alan Tumba Tu Skuru adı verilen yerleşim yeri, Geç Bronz Çağı'na ait olduğu bilinen bir bölgedir. 1971-1974 yılları arasında Prof. Emily T. Vermeule başkanlığında Harvard Üniversitesi ve Boston Güzel Sanatlar Müzesi tarafından gerçekleştirilen kazılarda çıkarılan eserler, Güzelyurt Arkeoloji ve Doğa Müzesi'nde sergilenmektedir.
Tren İstasyonu; Kıbrıs'ta kullanılan ilk trenler, Güzelyurt'taki Festival Alanı'nda bulunmaktadır. Bu trenler, Kıbrıs'ın ilk trenleridir. Lefkoşa-Güzelyurt girişindeki ana yolun her iki tarafında yer alan tren istasyonu binaları, İngiliz döneminde Mağusa-Lefkoşa-Güzelyurt-Lefke güzergahında çalışan tren hattının bir parçası olarak hizmet vermiştir. Günümüzde festival parkında bulunan lokomotif ile birlikte bu istasyon binaları önemli bir tarihi miras olarak korunmaktadır. Ancak, asıl amacı dışında kullanılmakta ve korunmaktadır. Bölgedeki bu tarihi mirasın geleceğe taşınması için, en kısa zamanda tren istasyonu binalarının restore edilip turizm amaçlı kullanılması gerekmektedir. Ülkede uzun yıllardan beri demiryolu hattının olmaması, bu tarihi eserlerin önemini daha da artırmaktadır.
Atatürk Anıtı; Güzelyurt Kaymakamlığı önünde yer alan Atatürk Anıtı, 1973 yılında Öğretmen Feriha Coşkun'un çabalarıyla Nazilli'de yapılmıştır. Anıt, Cumhuriyet'in 50. yılı olan 29 Ekim 1973 tarihinde açılması planlanmıştı ancak yapım ve adaya getirilme sürecinde yaşanan gecikmeler nedeniyle belirlenen tarihte açılamamıştır. 1974 yılında adaya getirilen anıt, Baf'ta hazırlanan kopyası üzerine konulmuştur. 30 Ağustos 1974 tarihinde açılması gereken anıt, 20 Temmuz 1974'te gerçekleşen Barış Harekatı nedeniyle açılamamıştır. Barış harekatı sonrasında yapılan nüfus mübadelesi ile Baf'taki Türkler Güzelyurt'a yerleşmiştir. Güzelyurt'taki mevcut konumunda, kaydedi hazırlanarak yerleştirilen Atatürk heykeli, günümüzde tören alanı olarak kullanılmaktadır. 1999 yılında yapılan düzenleme ile Anıt'a yeni bir çehre kazandırılmıştır.